AY GEZEGENİ VE ANNE ARŞETİPİ

  • 17/01/2021

Ay Gezegeni

Edebiyatta, müzikte, resimde derin ve karmaşık hisleri yansıtmış Ay, eski dönemde sanat olarak anılan, yıldız ve gök olaylarının insanlar üzerindeki etkisini inceleyen astrolojide de benzer şekilde karşılık bulmuştur.

Gökyüzüne uzanmak istediğimizde, bir çocuğunun etrafında pervane olan anne gibi dünyanın etrafında dönüp duran, onu göktaşlarından koruyan Ay’la karşılaşırız. Dünyayı korumaya çalışırken nasıl da delik deşik olduğunu görmemek imkânsız!

Nasıl ki annemizin rahmi bizim dünyaya giriş kapımızdır, Ay da uzayın sonsuz genişliğine giriş kapımızdır. Çocukken annemiz için olduğunu düşündüğümüz gibi, diğer gök cisimlerinin onun yanında nasıl da küçücük kaldığını düşünürüz.

Ay, astrolojik olarak, kendisine karşı, derin ve karmaşık hisler içinde olunan anneye, onunla ilk deneyimlerin insan üzerinde bıraktığı etkiyle ilişkilendirebileceğimiz ve muhtemelen çok daha derinlere inen bilinçaltına ya da Ünlü Psikiyatr Carl Gustav Jung’un ifadesiyle bilinçdışına, duygu dünyasının iniş- çıkışlarını yansıtan ruh hâllerine, dişil prensibin döngüsel doğasına karşılık gelir.

İnsan üzerinde yarattığı etkinin aksine gökbilimsel olarak ele alacak olursak Ay, kuru bir gezegendir. Dünyada yarattığı gelgitler, neden su ile ilişkilendirilmiş olduğunu anlamamıza yardımcı olabilir. İnsan üzerinde olduğu düşünülen etkiyi de insanın dörtte üçünün sudan oluştuğunu hatırlayarak anlamaya çalışabiliriz.

Sembolizmde su elementi, duygulara karşılık gelir. Bu da duyguların akışkanlığı, bulanıklığı ya da berraklığı, arındırıcılığı ya da karşısına çıkan her şeyi kendisiyle birlikte sürüklemesiyle ilişkilendirilebilir. Çocukluk dönemimiz göz önünde bulundurulduğunda, annemizin hayatımızda, tam da böyle bir rolü olduğundan söz edebiliriz.

Ay’ın çekirdeğinin demir olup olmadığı tartışılmaktadır. Bu insanın aklına içinde demir geçen deyimleri getiriyor. Çok kuvvetli anlamına gelen demir gibi ilk aklıma gelen! Başarılması çok zor iş, alt edilmesi güç kimse anlamına gelen demir leblebi! Zincire vurmak anlamına gelen demire vurmak! Bir yerde uzun süre kalmak anlamına gelen demir atmak! Uzunca süre bulunduğu bir yerden uzaklaşmak üzere ayrılmak anlamına gelen demir almak! Sizce de tüm bunlar ana yüreği deyimini çağrıştırmıyor mu? Demir gibi ana yüreği, demir leblebi annelik, demire vurulduğumuz- karşısında hep biraz savunmasız olduğumuz annemiz, demir attığımız ana kucağı, demir almak için yaşam boyu mücadele içinde olduğumuz ana kuzusu hallerimiz…

Ağırlık merkezi, dünya yönünde, geometrik merkezine göre öndedir. Bunun nedeni, büyük lav denizlerinin Dünya yönünde toplanması, görünmeyen yüzündeki okyanusun ince bir kabuğa sahip olmasıdır. Bu size de gözleri hep çocuğunun üzerinde olan, onun için endişelendiğinde kalbi göğsünden çıkacak gibi çarpan, başına bir şey geldiğinde içi yanan bir anneyi ve koca bir kadın, koca bir adam olmasına rağmen anam, anam diye inleyen bir insanı hatırlatmıyor mu?

Bunun dışında, Ay’da mevcut bazı oluşumlar, geniş kraterler çevresinde manyetik çemberler oluşturarak uzay gemilerini etkilemişlerdir. Bu manyetik çemberler annenin çocuğunu korumak adına benzer bir zarar görme olasılığına karşı geliştirdiği savunma düzeneği olabilir mi diye sormadan edemiyorum.  

Sembolik olarak Ay’ın yeniay fazı doğumu, büyüyen fazları büyümeyi, dolunay tamlığı, küçülen fazları da bozulup çürümeyi simgeler. Annelik duygusu, doğum süreciyle başlar, gittikçe büyür, doruk noktasına ulaşır ve zamanla başka bir şeye dönüşür. Diğer canlıların aksine insanlarda bu güçlü duygunun oluşmasını sağlayan hormon, yaşam boyu salgılanmaya devam eder. Bilimsel araştırmalar, bunun benzer bir karşılığının babalarda da olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Sonsuz boşluğu göz önünde bulundurduğumuzda, belki sandığımızdan çok daha genç olan dünyanın etrafında nasıl da onu koruyup kollamaya çalışırcasına dönüp durduğunu düşünerek, neden bir anneyle, kambur- yaşlı- bilge bir kadınla özdeşleştirilmiş olabileceğini daha anlama şansı kazanmış olarak, şimdi anne arşetipi üzerinden Ay’ın astrolojik karşılığını biraz daha anlamaya çalışalım!

Anne beslenmekle ilgilidir. Özellikle ondan ilk emdiğimiz süt, bağışıklığımız üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu beslenmeyi fiziksel olduğu kadar, ruhsal olarak da düşünmek gerekir. Nitekim psikolojik açıdan bir kişinin ego gelişimini en fazla etkileyen konulardan birisi de bir bebeğin anne memesiyle ilişkisidir. Bu beslenme sürecinde yaşananların, kişinin biçim alışında önemli bir etken olduğunu biliyoruz.

Burada annemizin yerini tutan kişilerden, annemizi nasıl algıladığımızdan, çocukluk deneyimlerimizden, buna bağlı ilişki kurma yeteneğimizden, yakınlık ve güvenlik duygumuzdan, yuva yaklaşımımızdan, yaşam biçimimizden, hafızamızdan söz edebiliriz.

Ayın kendine ait ışığı yoktur. O güneşin ışığını yansıtır. Bu ancak güneş battığında, yani gece vakti mümkün olabilir. Gündüz yapacak bir sürü iş vardır. Geceleriyse daha çok kendi kendimize kaldığımız, değilse bile genel olarak büyük kısmını uyku hâlinde, rüyalar görerek iç dünyamızın derinliklerinde sürüklenerek geçirdiğimiz zamanlardır. Biz bu zamanlarda bilince kıyasen çok daha geniş bir havuzu barındıran bilinçaltımızda saklı olanları gözlemleme şansı buluruz. Farkında olmadan kendisine çekildiklerimiz, aklımızdan çıkaramadıklarımız, etkisini varlığımızın derinlerinde hissettiklerimiz, ruhumuzun karanlık sokaklarının, görünenin ardında saklı olanın ipuçlarını içinde barındırır ve kendini tanıma yolculuğuna çıkmış olanın, en önemli durağı tam da burasıdır. İçimizdeki iyi kadar, içimizdeki kötüyü tanımadan iyileşme şansı ne yazık ki pek de mümkün olmayacaktır.

Ay’ın Hermetik ismi, düşünce dehasıdır. Bunu içsel akıl ya da zamanla değeri daha anlaşılmış olan duygusal zekâ gibi düşünebiliriz. Ruhsal gelişim sürecini anlatan hayat ağacında temel hayatiyet anlamına gelen yesod küresine karşılık gelir. Onuncu küre olan, dünya’ya karşılık gelen Malkuth- Krallık küresinin hemen üzerinde bulunmaktadır. Bu küre, dünyayı var eden dört temel güç olarak kabul edilen ruha, duyguya, zihne ve maddeye hâkim olmaya çağrıldığımız yerdir. Bunu başardığımızda Düşünce Dehası Ay’a, temel hayatiyet olarak geçen Yesod’a yükselebilir ve yaşamın sırlarına inebiliriz. Burası genetik bilgimizin, köklerimizin esrarının çözüldüğü yerdir.

Bir doğum haritasında tüm bunlarla ilgili herhangi bir saptamada bulunabilmek için Ay gezegeninin bulunduğu burç kadar, bulunduğu ev, asaleti, düzenleyicisi, diğer gezegen ve önemli noktalarla yaptığı açılar bizim için önemli olacaktır. Ve tabii ki bu açıların orblarını, yaklaşan- ayrılan veya açılan- kapanan gibi özelliklerini, haritanın bütününün işaret ettiklerini ve harita sahibinin potansiyelini ne kadar sağlıklı kullanabildiğini de göz önünde bulundurmamız gerekecektir.

Sosyolog ve Astrolojik Danışman

Hüseyin Akdağ

Kaynakça:

Astroloji Dersleri, Barış İlhan

Astrolojinin Anahtar Sözcükleri, Hajo Banzhaff& Anna Haebler

Dünya ve Evrenimiz, Selma Mine

www.aktuelpsikoloji.com/analitik-psikolojinin-temel-kavramlari

tr.wikipedia.org

 

Diğer Yazılar