ANNE ARŞETİPİ ÜZERİNDEN AYA DERİN BAKIŞ

  • 20/01/2021

Carl Gustav Jung, yaptığı araştırmalarda özellikle rüya analizlerinde, bazı sembollerin kültür ve toplumdan bağımsız olarak evrensel olduğunu görmüş ve bunları insanlığın ortak mirası olarak kabul etmiştir. Arşetipler belirli bir şekli olmayan ama aynı anlamı içeren simgeler olarak karşımıza çıkar. 

Ay astrolojik olarak anneye, kişiyi besleyen bakan bir başka anne figürüne karşılık geliyor. Bunu anne arşetipinin simgelediklerinden, kişisel anne, üvey anne, ilişki içinde olunan herhangi bir kadınla (sütanne ya da dadı) ilişkilendirebiliriz hatta büyükanne, ata ve bilge kadın ile genişletebilir, kayınvalideyi bile dâhil edebiliriz.

Öz anne kadar, üvey anne de besleyen bakan rolündedir. Her ikisinin de bu rolün ne kadar üstesinden gelebildiği ayrı bir tartışma konusudur. Bir sebeple bu başarılamadığında ya da bu rol için yetersiz kalındığında ki bu anne rolündeki kişinin taşıdığı sorumluluk, bulunulan sosyoekonomik düzeydeki örf, adetlerle de ilgili olabilir, sütanne ya da dadı gibi ilişki içinde olunan herhangi bir kadın konuya dâhil olabilir. Bu rolü alan, ailenin yaşlı kadını, annenin ya da babanın annesi, büyükanne de olabilir. Bu kadın anne penceresinden bakarsak kayınvalide, çocuk penceresinden bakarsak büyükannedir. Her ne kadar akıl yaşta değil baştadır demiş olsa da atalarımız, aklı da başa biraz yaş getirdiğinden, biz bu kadını ata ve bilge kadın olarak da düşünebiliriz.

Geleneksel gelin- kayınvalide (kaynana) dinamiğine bir göz atalım! Gelin, annenin annelik egosunun, otoritesinin üzerine genç ve arzulanan bir kadın olarak gölge düşürmüştür. Bu rol, annenin kaybettiği şeyi, gençliği ve güzelliği hatırlatmaktadır ki geride bıraktığı, çeşitli sebeplerle bunun değerinin farkında olamadığı ya da hak ettiği değeri görmediği yıllar olabilir.

Anne, oğul konusunda ehildir ve bu haliyle, bilinçdışında kalan eril prensibin simgesi olan genç erkeği, oğlunu, onun ona sağladığı gücü, muhtemelen bu güce lâyık görmediği birine teslim etmiştir; yani küçük bir kız çocuğu olarak, çok sevdiği oyuncağını yitirmiştir. Genç kadın için genç erkek, bilinçdışında kalan eril prensip, genç erkek için genç kadın, bilinçdışında kalan dişil prensiptir ve onlar birbirlerini tamamlamaktadırlar. Bu süreç ister uzlaşmalarla ister çatışmalarla olsun!

Anne, hele ki eşi tamamen devreden çıkmışsa ve bu anlamdaki ilgi tamamen oğluna yönelmişse, şimdi oyun dışı kalmıştır. Yas tutmaktadır. Bu, ertelediği bir kız çocuğu olarak kaybettiği bebeğin yası ya da bağ kuramadığı eşin yası da olabilir. Yas duygusuna yabancı olan ya da bu duyguyu bastırmayı alışkanlık edinmiş kadının, yine kendini içinde bulduğu duygular, ona boğuluyormuş hissi verebilir ve bu öfkesini, gelinine yansıtabilir.

Gelin, ailedeki otorite figürüne bağlı olarak, annesi, ailesiyle çözüme ulaşmamış çatışmayı, yine otorite figürü olarak karşısına çıkan anneye yansıtabilir. Bu durumda gelinin anneye verdiği oğul, anne için eski gücünü yeniden kazanma şansı olabilir ve çocuğun annesine olan ihtiyacı, eşduyuyu (empati) arttırarak, anneyi yumuşatabilir. Gelinin de annenin desteğine ihtiyacı olabilir ve işbirliği zorunluluğu devreye girer. Değilse, eş ve oğul rolündeki genç erkek, tüm bu dişil prensip çatışmasını, bilinçdışında kalan dişil prensibin bir yansıması olarak kendi gücü üzerinde bir baskı olarak deneyimleyebilir, bununla yüzleşip çözüm yoluna gidebilir ya da bundan kaçabilir. Bu çatışmanın yarattığı baskı, gelinin oğlu, annenin torunu için de geçerli olacaktır. Söz konusu çatışma çözülebilir ya da değişen ruh hâlleri ve açığa çıkan duygularla gelgitler şeklinde ilişki dinamiğini şekillendirebilir.

Anne, ata ve bilge kadına dönüşebilir ki bu kurtuluş arzusunun hedefidir. Tüm kutsallar ve ilim irfan sahibi olabileceğimiz yerler bunun içindir. Böylelikle verimli topraklardan, huzurlu ormandan, sakin denizden, tertemiz akan sudan, ürün veren tarladan, yemyeşil bahçeden, meyve veren ağaçtan, güçlü kaynaktan, bereket boynuzundan, besleyici rahimden, mis kokuların yükseldiği fırından, kaynayan tencereden, doğanın bize sunduğu nimetlerden söz edebiliriz ki tüm bunlar anne arşetipinin simgeledikleridir. Ya da kötü kalpli cadı(lar)dan, ateş püsküren ejderha(lar)dan, göm(ül)düğümüz mezardan, sıkışıp kaldığımız tabuttan, boğulabileceğimiz derin sudan, kaçınılmaz ölümden, bitmeyen kâbuslardan ve umacıdan (küçük çocukları korkutmak için uydurulmuş, korkunç bir biçimi olduğu düşünülen düşsel yaratık) söz edebiliriz. Bunlar da anne arşetipinin diğer simgeledikleridir. Bunlar gölge özellikler, yani dönüşülen kötücül hâllerdir.

Annenin dönüştüğü bu arşetipler, hem genç kadın yani gelin, oğlun eşi, çocuk veya çocukların annesi, hem oğul, yani gelinin eşi, çocuk veya çocukların babası, hem de oğul ve gelinin çocuk veya çocukları, yani annenin torunları için belirleyici olacaktır. Bu bir nesil ve onların etkileyeceği nesiller demektir. Erkek çocuklar için şekillenen bilinçdışında kalan dişil prensipken kız çocukları için şekillenen taşıdıkları dişil prensip olacaktır. Erkekler de kadınlar da kendi çözme çabasında olduklarına ya da kaçtıklarına çekileceklerdir. Ya aile karması ya da geleneği varlığını sürdürecek, arşetipin gölge özellikleri hüküm sürecektir ya da kurtuluş arzusunun hedefine varılacak ve anne, ata ve bilge kadına dönüşebilecektir.

Burada erkek pasif konumda gibi düşünülmesin! Erkek, bilinçdışında kalan dişil prensip ile savaşını, gücü üzerindeki baskı olarak görerek karşısındaki kişiyle sürdürebilir ya da kendi içindeki anne arşetipinin olumlu yönlerini geliştirmeyi seçebilir ve bu çözüm yoluna gitmek, kendi yetersizlik duygusunu karşısındaki kişiye yansıtmak yerine, ondan destek alabileceği bir yöntem geliştirmeyi başarabilmektir. İşte kurtuluş bu şekilde mümkün olabilecektir ki bu da bizleri gerçekte öyle olmamışsa da hepimizin de içinde saklı olan ata ve bilge kadının beslenmiş torunlarına dönüştürebilecek ve bizden sonra gelen nesillere de böyle bir kapı açma şansımız doğabilecektir.  

Sosyolog ve Astrolojik Danışman

Hüseyin Akdağ

Kaynakça:

Astroloji Dersleri, Barış İlhan

Astrolojinin Anahtar Sözcükleri, Hajo Banzhaff& Anna Haebler

Dört Arketip, Carl Gustav Jung

www.aktuelpsikoloji.com/analitik-psikolojinin-temel-kavramlari

tr.wikipedia.org

Diğer Yazılar